Pazar, 25 Şubat 2024 18:28

Mal Rejimi Davası ve Şartları ile Sonuçları Nelerdir?

Mal Rejimi Davası, Şartları ve Sonuçları Nelerdir?

Mal Rejimi Türleri Nelerdir?
• Mal ayrılığı rejimi,
• Paylaşmalı mal ayrılığı rejimi,
• Mal ortaklığı rejimi,


• Edinilmiş mallara katılma rejimi (eşler, yasal mal rejimi olan bu rejimi özel olarak da seçebilirler) olarak sınırlı sayıda sayılmıştır Eğer eşler herhangi bir farklı mal rejimi sözleşmesi yapmamışlarsa, evliliğin sonlanması aşamasında uygulanacak olan rejime yasal rejim denir. Bizim hukukumuzda 1 Ocak 2002 tarihinden bu yana uygulanan yasal mal rejimi “Edinilmiş mallara katılma” rejimidir.

Türk Medeni Kanunu’na göre edinilmiş mallara katılma rejimi, edinilmiş mallar ile eşlerden her birinin kişisel mallarını kapsar. Mal rejimi tasfiyesi aşamasında hak kaybı yaşamamak adına hangi malların edinilmiş mal, hangi malların kişisel mal olduğuna çok dikkat edilmelidir Bir eşin edinilmiş mallarından bazıları şunlardır:

Çalışmasının karşılığı olan edinimler, Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler (emekli maaşı vb.)
Kişisel mallara örnek olarak da:

Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya (saat, mücevher, cep telefonu vb.) verilebilir.

 

Mal Rejimi Ne Zaman Sona Erer?

Mal rejimi, boşanma davasının açıldığı tarihte eşler arasındaki mevcut mal rejimi sona erer. Boşanan tarafların mal paylaşımına yönelik tüm alacak ve borçları bu tarih esas alınarak hesaplanır. Fakat sanılanın aksine boşanma gibi evliliği sona erdiren sebeplerden biri gerçekleştiğinde mal rejiminin de tasfiye edilip paylaşılması söz konusu değildir. Aile mahkemesi bu konudaki talepleri kendiliğinden inceleyemez.

 

Mal Rejimi Tasfiyesi Davası Ne Zaman Açılır?

Mal rejiminin tasfiyesine yönelik bir davanın esastan incelenip hüküm kurulabilmesi için; evlilik birliğini sonlandıran davalardan birinin kabul edilmesi ve buna ilişkin kararın kesinleşmesi zorunludur. Bu konuya ilişkin taleplerin, boşanma davasından ayrı olarak açılacak mal rejimi davasına konu edilmesi gerekir. Mal rejimi davası devam ederken eşin mal kaçırmasını önlemek ve herhangi bir hak kaybına uğramamak adına da çeşitli hukuki yollara başvurulmalıdır.

İhtiyati tedbir, dava konusu edilen bir hak veya alacağın dava sonunda elde edilmesinin temini amacıyla davacı lehine başvurulan bir geçici korumadır (HMK md.389 vd.). İhtiyati tedbir kararı ile mahkeme, dava konusu mal veya hakkın muhafaza altına alınmasına, üçüncü kişilere devrin engellenmesi veya zararın doğmasına yol açacak her türlü sebebin bertaraf edilmesi için gerekli tedbirleri alabilir (HMK md. 391). Kanun maddesinden de anlaşılacağı üzere mahkeme bu talebi kabul etmek zorunda değildir. Usulüne uygun olarak hazırlanmış ve tedbirin gerekliliğine ikna edici bir talebin mahkemeye iletilmesi gerekir. Söz konusu uyuşmazlığın önemi nedeniyle bu tarz davaların bir avukat aracılığıyla takip edilmesi gerekir.

 

Mal Rejiminde Miras, Ziynet, Şans Oyunu, Şirket Hissesi ve Devam Eden Kredinin Durumu Nedir?

Türk Medeni Kanunu’na göre edinilmiş mal, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği mal varlığı değerleridir. Genel olarak kişinin, çalışmasının karşılığı olarak elde ettiği gelirler olarak ifade edilebilir.

 

Mal Rejiminde Miras’ın Paylaşımı Durumu Nedir?

Mal rejimi davası söz konusu olduğunda, dikkat edilmesi gereken şeylerin başında edinilmiş mal ve kişisel mal ayrımı gelir. Edinilmiş mallara katılma rejiminde, karşılığı verilmeksizin edinilmiş mallar paylaşıma tabi olmaz. Karşılığı verilmeksizin elde edilen malların başında miras gelmektedir. Miras paylaşıma tabi değildir.

 

Mal Rejiminde Şans Oyunu Gelirinin Paylaşımı Durumu Nedir?

Karşılığı verilmeksizin edinilmiş mallar paylaşıma tabi olmaz. Bu ayrıma bakılarak şans oyunlarından kazanılan paranın da paylaşıma tabi olmayacağı düşünülebilir fakat Yargıtay’ın uygulaması bu gelirin paylaşıma tabii olduğu yönündedir. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 2013/7361 E. Sayılı kararına göre, şans oyunlarından kazanılan para edinilmiş mal sayılır. Edinilmiş mal sayılmaması için şans oyunlarına verilen paranın/alınan biletin hangi mal grubundan karşılandığının ispatlanması gerekir. Aksi kanıtlanmadığı taktirde, hayatın olağan akışına uygun olarak, bedelinin edinilmiş maldan karşılandığının kabulü gerekir.

 

Mal Rejiminde Ziynet Eşyalarının Paylaşımı Durumu Nedir?

Genel olarak karşılığı verilerek edinilen mallar edinilmiş malken, kişisel malların gelirleri gibi karşılık verilmeden elde edilen malvarlığı değerlerinin, edinilmiş mal kabul edilmesi gibi nüanslar söz konusudur. Her mal grubunun kendi içinde ve kendine özgü olarak değerlendirilmesi gerekir. Örneğin zinet eşyası süs için alınıp kullanıldığında kişisel maldır ve paylaşıma tabii değildir. Bununla birlikte yatırım amaçlı alınan zinetler edinilmiş maldır ve gerekli diğer şartlar sağlandığında paylaşıma tabiidir.
Mal Rejiminde Devam Eden Kredi Ödemesi ve Şirketteki Ortaklık Hisse Payları Durumu Nedir?
Genel olarak maaş, çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar, kıdem tazminatı gibi gelirlerin edinilmiş mal, manevi tazminatın ise kişisel mal olduğu bilinirken; diğer mallara nazaran daha az karşılaşılan -şirketteki ortaklık hisse payları gibi- mal gruplarında ya da kredi çekilerek edinilmiş, ödemesi evlilik birliğinden sonra devam edecek olan mal gruplarında sorun yaşanmaktadır. Bu durumlara kısaca değinmek gerekirse;

Evlilik birliğinden önce kredi çekilmiş olabileceği gibi, evlilik birliği içerisinde çekilmiş olmasına rağmen, ödemesi evlilik birliğinin sona ermesinden sonra devam edecek krediler de olabilir. Mal tasfiyesinde kredi borcu söz konusu olduğunda, çekilen kredide katılma alacağı hesaplanır. Boşanma davasının açıldığı tarihte, henüz vadesi gelmediği için ödenmemiş kredi borçlarının, toplam kredi borcuna oranı bulunur. Örneğin araba almak için 36 ay vadeli kredi çekilmiş ve mal rejiminin sona erdiği tarihte 12 aylık kredi borcu henüz ödenmemiş olsun. Bu durumda oranlama 12/36 olacaktır. Bu oran, mal varlığının bilirkişi tarafından tespit edilecek rayiç değeri ile çarpılacaktır. Rayiç değer 300.000,00 ise; arabanın borcu 12/36 x 300.000,00 = 100.000,00 TL dir. Artık değeri tespit etmek için rayiç değerden borç çıkartılır. 300.000,00 – 100.000,00 = 200.000,00 TL artık değerdir. Diğer eşin katılma alacağı ise bu değerin yarısı olan 100.000,00 TL dir.

Değinilmesi gereken bir diğer durum ise boşanmada şirket hissesinin akıbetidir. Öncelikle belirtmek gerekir ki paylaşımı yapılacak olan şirket hisseleri değil, hisselerin değeridir. Mal rejimi davasında mevzu olan hisselerin edinildiği tarihe göre hangi rejime dahil olduğu belirlenecektir. Sözleşmeyle başkaca bir mal rejimi seçilmiş olmadığı taktirde, evlilik tarihinden ilgili kanunun yürürlüğe girdiği 1 Ocak 2002 tarihine kadar geçen sürede mal ayrılığı geçerliyken; bu tarihten mal rejiminin sona erdiği ana kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. Tasfiyeye konu hisseler hakkında mahkemece karar verilir. Mahkeme, HMK md. 266’ya göre, çözümü hukuk dışında özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi halinde veya kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Dosya kapsamının hüküm kurmaya elverişli olması, hisseler ve yıllık gelirlerin uzman bir bilirkişi tarafından tespiti gerekir.

Şıpka/Özdoğan, hâlihazırda şirketin sürüm değerinin belirlenmesi açısından bazı sorunlar bulunduğunu ifade etmektedirler (Şıpka/Özdoğan, Malvarlığı Davaları, s. 135). Şıpka/Özdoğan yaptıkları tespitte, hâlihazırda uygulamada payların değerlerinin şirketin bilançosundaki aktif ve pasiflere göre belirlendiğinin görüldüğünü, ancak bilanço üzerinden yapılan tespitlerin şirketin gerçek değerini yansıtmayacağı ileri sürülerek bu yöntemin eleştirildiğini belirmektedirler. Yine şirketin gerçek değerinin belirlenmesinin özel bir uzmanlık alanı olduğu ve şirket değerleme uzmanları tarafından bu tespitlerin sadece bilançoya bakılarak değil, şirketin piyasadaki konumu, marka değeri vb. gibi tüm konuların değerlendirilerek belirlenmesi gerektiğinin savunulduğunu, ancak buna karşı olarak bu şekilde bir değerleme yapılmasının adeta mal rejimi davası içerisinde şirket tasfiyesi davası yaratacağı ve bunun da davaların uzamasına neden olacağının belirtildiğini ifade etmektedirler. Özetle mahkemece bilirkişiye tespit ettirilecek değerin pek çok değişkeni söz konusudur.

 

Çeşitli Şirket Türleri Açısından Mal Rejiminin Durumu Nedir?

Ticari faaliyetini şahıs işletmesi şeklinde sürdüren kişiler, genelde ticari işletmesinin tüm gelirlerini kendi adına açtıkları bir hesapta tutmaktadır. Böyle durumlarda banka hesaplarında sürekli bir hareket gözlenmektedir. Ticarî gelirler kişisel mal değil edinilmiş maldır. Bu nedenle tasfiyeye tabi tutulması gerekir. Edinilmiş mal olan şirket gelirlerinin hesaplanabilmesi için mal rejiminin sona erdiği tarih itibariyle şirketin ne kadar kâr ettiğini tespit etmek gerekir. Bu tespiti yapabilmek için de çoğu zaman yıl sonunun gelmesi ve bilançonun kesinleşmesi beklenecektir. Doktrine göre, şahıs işletmelerinde de aynı şekilde düşünmek gerekir. Bankadaki paranın tamamını edinilmiş mal sayarak tasfiyeye tabi tutmak yerine, eğer bu hesap ticari bir hesap ise işletmenin borçları düşüldükten sonra kalan miktar tasfiyeye tabi tutulmalıdır

Anonim ve limited şirketlerde pay sahipliğine bağlı malvarlığı haklarının hangileri olduğu bilinmelidir. Öte yandan ülkemizde en yaygın şirket türlerinden olan aile şirketinde hisse, yalnızca o aileye mensup olmaktan dolayı doğuştan kazanılmaktadır. Bu hisseler sahibinin kişisel malı sayılır ve paylaşıma tabii değildir.

Aile konutu şerhi 4721 sayılı TMK m. 194/3’te düzenlenmiştir. Bu düzenlemeyle birlikte aile konutu üzerinde hak sahibi olmayan eşe kanundan doğan bir aile konutu şerhi hakkı tanınmaktadır. Aile konutu şerhi sayesinde, konut üzerinde hak sahibi olmayan eş, söz konusu konutla ilgili yapılacak hukuki işlemlerin geçerliliğini kendi rızasına bağlar. Sonuç olarak, eşlerden birinin mülkiyetinde bulunan konut hakkında aile konutu şerhi düşürülerek diğer eşin hak ve menfaat kaybı yaşaması önlenir.

Aile konutu, ailenin bir arada yaşadığı mekandır. Eşlerin ve varsa çocukların tüm yaşam faaliyetleri aile konutunda sürer. Düzenli yerleşim maksadı ile kullanılan bu mekân hukuki bakımdan da aile bireylerini ilgilendirmektedir. Aile konutuna şerh konulabilmektedir. Bunun gerçekleşebilmesi için eşlerden biri dava açmalıdır. Dava açma sürecinde ise eşler arasındaki evlilik birliğinin de sürüyor olması istenir.

Taşınmazın tapuda kayıtlı olması gerekirken konutun maliki eşlerden biri olabileceği gibi her ikisi birden de olabilir. Aile konutu şerhinin düzenleme altına alındığı 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 194. maddesi:

Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.

Rızayı sağlayamayan veya haklı bir sebep olmadan kendisine rıza verilmeyen eş, hâkimin müdahalesini isteyebilir.

Aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eş, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesini tapu müdürlüğünden isteyebilir.

Aile konutu eşlerden biri tarafından kira ile sağlanmışsa, sözleşmenin tarafı olmayan eş, kiralayana yapacağı bildirimle sözleşmenin tarafı hâline gelir ve bildirimde bulunan eş diğeri ile müteselsilen sorumlu olur.

Okunma 910 kez