Çarşamba, 01 May 2024 16:53

Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunun Cezası (TCK 109)

Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunun Cezası (TCK 109)

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçun cezası şu şekildedir:

• Bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakan kişiye, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir (TCK md. 109/1).
• Kişi, fiili işlemek için veya işlediği sırada cebir, tehdit veya hile kullanırsa, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur (TCK md. 109/2).
• Bu suçun;
o Silahla,
o Birden fazla kişi tarafından birlikte,
o Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
o Kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
o Üstsoy, altsoy veya eşe ya da boşandığı eşe karşı,
o Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,

İşlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza bir kat artırılır (TCK md. 109/3).

• Bu suçun mağdurun ekonomik bakımdan önemli bir kaybına neden olması halinde, ayrıca bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.(TCK md. 109/4).
• Suçun cinsel amaçla işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek cezalar yarı oranında artırılır (TCK md. 109/5).
• Bu suçun işlenmesi amacıyla veya sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır (TCK md. 109/6).

Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunun Nitelikli Halleri

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun nitelikli halleri ve cezaları aşağıda ayrı ayrı açıklanmıştır:

Cebir, Tehdit ve Hile Kullanarak Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma (TCK md. 109/2)

Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçunda cebir fiilin başlangıç aşamasında mevcutsa fiil devam ederken cebir uygulanmamasının bir önemi yoktur. Fiilin başlangıcında mağdurun direncini kırmak için yeterli bir cebir uygulanmışsa suçun bu fıkradaki nitelikli hali meydana gelir.

Tehdit suçu, hürriyeti tahdit suçunun unsuru haline geldiğinde, fail yine bu fıkradaki nitelikli hal ile cezalandırılmalıdır. Tehdit ile kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçu en sık işlenen nitelikli haldir. Örneğin, “benimle gelmezsen seni öldüreceğim” , “ailene zarar vereceğim”, “malınızı, mülkünüzü yakarım” vb. gibi tehdit içeren cümlelerle failin, mağduru bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakması halinde, fail hürriyeti tahdit suçunun bu nitelikli hali ile cezalandırılır.

Hile, failin belli davranışlar veya sözler kullanarak mağduru aldatması, mağdurun iradesinin doğru bir şekilde oluşmasını bu hareketlerle yanıltmasıdır. Hile kullanılarak bir kimsenin hareket özgürlüğü sınırlandığında da suçun bu nitelikli hali işlenmiş olur.

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu, cebir, tehdit ve hile kullanılarak işlenirse TCK md.109/2’ye göre cezası 2 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası olan suçun nitelikli hallerinden biri meydana gelir.

Silahla Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Bırakma (TCK md. 109/3-a)

Silahla bir kimsenin hareket özgürlüğünün kısıtlanması halinde de suçun TCK md.109/1’deki temel şekliyle, TCK md.109/2’daki nitelikli şeklinin cezası bir kat arttırılır.

Silah kavramının ne anlama geldiği üzerinde de durmak gerekir. TCK md. 6’ya göre silah kavramı oldukça geniş bir kavramdır. Tabanca, tüfek, bıçak, sopa vb. gibi aletler silah kavramına dahil olduğu gibi suçta kullanılmak için elverişli olan her türlü araç da silah kavramına dahildir. Örneğin, bir kalem, tırnak makası, taş, şişe de suçta elverişli bir şekilde kullanıldığında silah olarak kabul edilir.

Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçunun silahla işlenmesi halinde suçun temel şeklinin cezası, 2 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası olacaktır. Silahla işlenen hürriyeti tahdit suçunda, mağdura dönük olarak ayrıca TCK md.109/2’de düzenlenen cebir, hile veya tehdit kullanılırsa suçun cezası 4 yıldan 14 yıla kadar hapis cezası olacaktır.

Birden Fazla Kişi Tarafından Birlikte Hürriyeti Tahdit Suçu (TCK md. 109/3-b)

Kanun suçun birden fazla kişi tarafından işlenmesini nitelikli hal olarak düzenlemiştir. Hürriyeti tahdit suçunun bu nitelikli halinin gerçekleşebilmesi için suçun en az iki kişi tarafından birlikte işlenmesi gerekir. Suçun birlikte işlenmesi demek, en az iki kişinin müşterek fail olarak suçu işlemesi demektir. Yani, fiili işleyen kişiye yardım eden veya azmettiren müşterek fail olamayacağından, fail kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçunun bu nitelikli haliyle cezalandırılamaz.

Birden fazla kişi tarafından birlikte bir kimsenin hareket özgürlüğünün kısıtlanması halinde suçun TCK md.109/1’deki temel şekliyle, TCK md.109/2’daki nitelikli şeklinin cezası bir kat arttırılır.

Kişinin Yerine Getirdiği Kamu Görevi Nedeniyle Hürriyetinden Yoksun Bırakma (TCK md. 109/3-c)

Bu fıkranın uygulanabilmesi için kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun mağdurun yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle işlenmesi gerekir. Mağdur kamu görevlisi olmasına rağmen görevi nedeniyle değil de şahsi nedenlerle hürriyetinden yoksun bırakılması halinde bu fıkra hükümleri uygulanmaz. Mağdurun kamu görevi sona erse bile, kamu görevi bittikten sonra (emeklilik, işin bitmesi vs.) dahi görevinden dolayı hürriyetinden yoksun bırakılması bu fıkradaki suçun oluşmasına neden olur.

TCK md. 6/1-c maddesine göre kamu görevlisi, kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla katılan kişidir. Bu durumda, avukat, bilirkişi, tanık gibi adli görevi olanlar, milletvekili, belediye meclis üyesi gibi seçilmişler, memurlar ve diğer geçici veya sürekli nitelikteki kamusal faailiyetin yürütülmesine katılanlar kamu görevlisi sayılır.

Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle bir kimsenin hareket özgürlüğünün kısıtlanması halinde suçun TCK md.109/1’deki temel şekliyle, TCK md.109/2’daki nitelikli şeklinin cezası bir kat arttırılır.

Kamu Görevinin Sağladığı Nüfuz Kötüye Kullanılmak Suretiyle Hürriyeti Tahdit Suçu (TCK md. 109/3-d)

Bu fıkranın uygulanması için önşart, failin “kamu görevlisi” olması ve “kamu görevinin sağladığı nüfuzu” kötüye kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu işlemesidir.

Örneğin, bir polis yasal koşulları oluşmadığı halde bir kimseyi keyfi bir şekilde polis aracında saatlerce tutarak daha sonra hiçbir tutanak tutmadan serbest bırakırsa, kamu görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanarak hürriyeti tahdit suçunu işlemiş olur. Bu konuyla ilgili örnek Yargıtay kararı makalemizin son kısmında mevcuttur.

Kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu işlendiğinde, suçun TCK md.109/1’deki temel şekliyle, TCK md.109/2’daki nitelikli şeklinin cezası bir kat arttırılır.

Üstsoy, Altsoy ve Eşe Karşı Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçu (TCK md. 109/3-e)

Üstsoy, bir kimsenin anne, baba, dede, nine vb. gibi kendisinden önce doğan yakınlarıdır. Altsoy ise çocuklar, torunlar vb. gibi kendisinden sonra doğan yakınlarıdır. Eş, kişinin resmi nikahla evli olduğu kimsedir. Dini nikahla birlikte yaşayan kimselerin birbiri aleyhine kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu işlemeleri halinde fıkra hükümleri uygulanmaz.

Üstsoy, altsoy ve eşe karşı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu işlendiğinde, suçun TCK md.109/1’deki temel şekliyle, TCK md.109/2’daki nitelikli şeklinin cezası bir kat arttırılır.

Çocuğa ya da Beden veya Ruh Bakımından Kendini Savunamayacak Durumda Bulunan Kişiye Karşı Hürriyeti Tahdit Suçu (TCK md. 109/3-f)

TCK md. 6/1-b’ye göre çocuk, 18 yaşından küçük kimsedir. Çocuklar aleyhine işlenen suçlar, ceza hukukunda özellikle ağır yaptırımla karşılanmaktadır. Çünkü çocuklar doğaları gereği beden ve ruh bakımından savunmasızdır. Çocuklar dışında, yaşlılar, fiziksel veya mental açıdan engelli olanlar, hastalık nedeniyle güçsüz veya malul olanlar aleyhine kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu işlendiğinde de fail suçun nitelikli haliyle cezalandırılır.

Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendini savunmayacak kişiye karşı hürriyetinden yoksun kılma suçu işlendiğinde, suçun TCK md.109/1’deki temel şekliyle, TCK md.109/2’daki nitelikli şeklinin cezası bir kat arttırılır.

Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Bırakma Suçunun Cinsel Amaçla İşlenmesi (TCK md. 109/5)

Suçun cinsel amaçla işlenmesi kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçunun en ağır nitelikli halidir. Suçun “cinsel amaçla” işlenmesinden kastedilen şey, failin sadece cinsel arzularını tatmin etme gayesi değildir. Yargıtay’a göre, cinsel özgürlüğe karşı bir suç işlenmesi veya böyle bir suç işlenmesine yönelik tehlikenin yaratıldığı tüm durumlarda kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçunun “cinsel amaçla” işlendiğinin kabulü gerekir.

Failin cinsel amacının taciz veya tecavüz boyutunda olmasının önemi yoktur. Örneğin, fail nişanlısından ayrıldıktan sonra evlenmek amacıyla eski nişanlısını kaçırırsa cinsel amaçla kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu işlemiş olur. Failin cinsel amacını gerçekleştirmesi halinde, yani, fail mağdura karşı cinsel taciz, cinsel saldırı veya cinsel istismar teşkil eden eylemler icra ettiğinde bu cinsel suçlardan ayrıca cezalandırılması gerekir.

TCK’nın 109/5. maddesinde, sanık suçu cinsel amaçla işlenmesi hâlinde cezanın artırılması söz konusudur. Cinsel amaçtan maksat, failin eylemi işlerken cinsel arzularını tatmin gayesiyle hareket etmesidir. Sanığın bu suçu işlerken suçu cinsel amaçla işlemesi yeterli olup cinsel amacın gerçekleşip gerçekleşmediğinin önemi yoktur. Cinsel amaç, açıkça ortaya konulmuş olmasa bile sanık ile mağdurun yaşlarına, olayın gerçekleşme şekline, sanık ile mağdurun olay öncesi münasebetlerine, olay sırasında failin söylediği sözlere bakılarak belirlenebilir. Örneğin suçtan önce mağdurenin sanık tarafından ailesinden istenilmiş olması ve kendisine olumsuz cevap verilmesi, daha önceden failin mağduru gördüğünde ona cinsel içerikli sözler söylemesi durumlarında cinsel amacın varlığı kabul edilmelidir. Olayda cinsel amacın varlığının bir şekilde anlaşılması yeterlidir . Yargıtay, cinsel amacın belirlenmesi bakımından cinsel dokunulmazlığa karşı suçları esas alan ölçütleri benimsememektedir. Bununla birlikte, Kanun’da cinsel dokunulmazlığa karşı suçların nitelikli hâllerinin oluşması için fiilin cinsel arzuları tatmin amacına yönelik olmasının dahi aranmaması karşısında, TCK’nın 109/5. maddesindeki cinsel amaç kavramının cinsel arzuların tatmin edilmesi olarak dar yorumlanmaması gerektiği, bu tür suçların işlenmesine yönelik tehlikenin yaratıldığı durumların da bu kapsamda olduğu kabul edilmelidir. Cinsel amaç kavramının cinsel arzuların tatmin edilmesi olarak dar yorumlanmaması, cinsel özgürlüğe karşı bir suç işlenmesi veya böyle bir suç işlenmesine yönelik tehlikenin yaratıldığı durumlarda anılan madde gereği artırım yapılması gerekmektedir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 17.11.2019 tarihli, 2019/14-481,652.).Sanık ile mağdure arasında daha önce gönül ilişkisi yaşandığı bu nedenle sanıkların üzerilerine atılı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu cinsel amaçla işledikleri hâlde TCK’nın 109/5. maddesinin uygulanmaması (Yargıtay 14. Ceza Dairesi, 18.04.2013 tarihli, 2011/15158-2013/4724.).Bu açıklamalardan sonra, failin cinsel amaçla hareket etmesi yeterli olup amacına ulaşıp ulaşmadığının maddenin uygulanmasında bir önemi olmayıp, amacına ulaşmış olması TCK’nın 109/5. maddesinin uygulanması için zorunlu değildir (CGK-K.2022/564 K.).

15 yaşını bitirmemiş çocuğun rızasıyla bir kimse ile kaçması veya evinde kalması, çocuğun kaçırılması veya alıkonulması suçu teşkil eder. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda mağdurun rızası hukuka uygunluk nedenidir. Ancak, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun cinsel amaçla işlenmesi halinde 15 yaşından küçük mağdurun rızası dikkate alınmaz. TCK 104. maddesi de, cebir, tehdit ve hile olmaksızın, onbeş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunmayı şikâyete bağlı bir suç olarak düzenlemiştir. Bu nedenle çocuklara karşı cinsel amaçlı olarak işlenen kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarının da iki kategoride ele alınması gerekmekte, birinci kategoride yer alan “onbeş yaşını tamamlamamış” çocuklara karşı işlenen “cinsel amaçlı olarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçunda, çocukların rızaları hukuken değer ifade etmez. Ancak, cinsel amaçla işlenen kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda 15 yaşını bitirmiş çocuğun rızası suç vasfının tayininde mahkeme tarafından değerlendirilmelidir (Y
GK -2008/156 K.).

Cinsel amaçla kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun işlenmesi halinde suçun TCK md.109/1’deki temel şekliyle, TCK md.109/2 ve TCK md. 109’daki nitelikli şekilleri gereği verilecek ceza yarı oranında arttırılır. Yani, TCK md.109/1’de düzenlenen suçun temel şeklinin cinsel amaçla işlenmesi halinde faile 1,5 yıldan 7,5 yıla kadar hapis cezası verilmelidir. Suçun TCK md.109/2’deki nitelikli şeklinin işlenmesi halinde 3 yıldan 10,5 yıla kadar hapis cezası, TCK md. 109/3’teki nitelikli şeklinin işlenmesi halinde 6 yıldan 21 yıla kadar hapis cezası söz konusu olacaktır.

Mağdurun Ekonomik Kaybı Varsa Adli Para Cezası Verilmesi (TCK md. 109/4)

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu nedeniyle mağdurun ayrıca bir ekonomik kaybı varsa fail bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

Hemen belirtelim ki, faile verilen adli para cezası mağdura değil devlete ödenecektir.

Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Bırakma Suçu ve Etkin Pişmanlık

Etkin pişmanlık, failin suçu işlemesinden sonra, suçun neden olduğu olumsuzluğu gidererek pişmanlığını göstermesidir.

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda etkin pişmanlık nedeniyle ceza indirimi hükümlerinin uygulanabilmesi için failin mağdura hiçbir zararı dokunmaksızın güvenli bir yere bırakması gerekir. Fail, şikayet veya ihbar yoluyla soruşturma başladıktan sonra mağduru güvenli bir yere bıraksa bile etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanamaz.

Fail, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu işledikten sonra mağdura bir zararı dokunmaksızın mağduru güvenli bir yere bırakırsa, faile verilecek ceza 2/3 oranında indirilir.

Yargıtay’a göre kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için aşağıdaki şartların birlikte gerçekleşmesi gerekir:

1- Suçun tamamlanmış olması gerekir. Suç tamamlanmadan, başka bir ifadeyle icra hareketleri devam ederken failin mağduru serbest bırakması durumunda etkin pişmanlık değil gönüllü vazgeçme söz konusu olacaktır.

2- Failin, mağduru suç nedeniyle hakkında soruşturmaya başlanmadan evvel serbest bırakması gerekmektedir. Soruşturmanın başlamasından sonra failin mağduru serbest bırakmasının ceza sorumluluğu üzerinde bir etkisi bulunmayacaktır. Dolayısıyla mağdurun olay yetkili merciler tarafından öğrenildikten sonra serbest bırakılması durumunda, kanunun aradığı diğer bütün şartlar gerçekleşse bile etkin pişmanlık hükümleri uygulanamayacak, ancak bu husus takdiri indirim nedeni olarak kabul edilebilecektir.

3- Failin, mağduru herhangi bir baskı veya zorlama olmaksızın, kendiliğinden serbest bırakması gerekir. Failin mağduru hangi nedenlerle bıraktığının önemi yoktur. Önemli olan herhangi bir dış zorlama bulunmaksızın mağdurun özgür iradeyle serbest bırakılmasıdır.

4- Mağdurun fail tarafından serbest bırakılması gerekmektedir. Mağdurun sanığın elinden kaçması veya olayı haber alan kolluk görevlileri veya başkaları tarafından bulunduğu yerden alınması hâlinde bu hüküm uygulanamayacaktır. Ayrıca failin mağduru “Halkın içine çıkabilecek bir halde” serbest bırakması gerekir. Örneğin çıplak vaziyette bırakma, kanunun aradığı anlamda serbest bırakma olarak kabul edilemeyecektir.

5- Failin mağduru zarar görmeyeceği ve istediği yere rahatlıkla ulaşabileceği güvenli bir mahalde serbest bırakması gerekmektedir. Mağdurun gece vakti, yerleşim yerlerine uzak ıssız bir yerde veya ormanda serbest bırakması durumunda bu hüküm uygulanamayacaktır.

6- Failin mağdurun şahsına bir zarar vermemiş olması gerekir (YCGK-K.2020/159).

Şikayet Süresi, Zamanaşımı, Uzlaşma ve Görevli mahkeme

Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçu, şikayete bağlı suçlar arasında yer almadığından savcılık tarafından resen soruşturulur, bu suçlara dair herhangi bir şikayet süresi yoktur. Şikayetten vazgeçme ceza davasının düşmesi sonucunu doğurmaz.

Hürriyeti tahdit suçu, TCK md.66’da düzenlenen dava zamanaşımı süresi içinde soruşturulabilir. Bu suçun kanunda düzenlenen temel şeklinin dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Yani, suçun işlenmesinden ve failinin öğrenilmesinden itibaren 8 yıl geçtikten sonra müşteki şikayet hakkını kullanamaz ve bu suça ilişkin soruşturma yapılamaz. Suçun nitelikli hallerinde dava zamanaşımı süresi 15 yıldır.

Uzlaşma, suç isnadı altındaki şahıs ile suçun mağduru olan şahsın bir uzlaştırmacı aracılığıyla iletişim kurarak anlaşmasıdır. Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçu, uzlaşma kapsamında olan suçlardan değildir.

Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçu nedeniyle yapılan yargılamalar asliye ceza mahkemesi tarafından yerine getirilir.

Adli Para Cezasına Çevirme, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

Adli para cezası, işlenen bir suça karşılık hapis cezasıyla birlikte veya tek başına uygulanabilen bir yaptırım türüdür. Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçunun temel hali nedeniyle alt sınırdan verilen hapis cezası adli para cezasına çevrilebilir.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması sanık hakkında hükmolunan cezanın belli bir denetim süresi içerisinde sonuç doğurmaması, denetim süresi içerisinde belli koşullar yerine getirildiğinde ceza kararının hiçbir sonuç doğurmayacak şekilde ortadan kaldırılması davanın düşmesine neden olan bir ceza muhakemesi kurumudur. Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçu nedeniyle verilen cezanın 2 yıl ve altında olduğu hallerde hapis cezası hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması (hagb) kararı verilmesi mümkündür.

Erteleme, mahkeme tarafından belirlenen cezanın cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesidir. Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçu nedeniyle verilen cezanın 2 yıl ve altında olduğu hallerde hükmedilen hapis cezasının ertelenmesi de mümkündür.

 

Okunma 381 kez