a) Silahla,
b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle,
c) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
d) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak,
Özellikle belirtelim ki, tehdit suçunun kadına karşı işlenmesi halinde, suçun failinin kadın veya erkek olmasının bir önemi yoktur. Suçun mağdurunun kadın olaması cezalandırılması için yeterlidir.
Nitelikli tehdit suçunun işlenmesi halinde TCK m.106/2 gereği faile 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilir. Tehdit suçunun nitelikli, yani daha ağır cezayı gerektiren halleri şunlardır:
1. Silahla Tehdit Suçu (TCK 106/2-a)
5237 sayılı TCK’nın 6/1-f maddesinde; silah kavramı geniş yorumlanarak tabanca, bıçak, falçata vb. gibi klasik silahların yanı sıra saldırı ve savunma amacıyla yapılmış olmasa bile fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli herşey silah olarak kabul edilmiştir. Yargıtay, silahla tehdit suçu bakımından demir çubuk, taş, sopa, çatal, tornavida vb. aletleri de silah olarak kabul etmiştir. Yargıtay, aşağıda örnekler bölümünde mevcut karar örneğinde görüleceği üzere, failin köpeği tutarak mağdura saldırtacağını söylemesi eyleminde “köpeği” silah olarak değerlendirilmiştir.
Yargıtayın yerleşik içtihatlarına göre silahla tehdit suçunun oluşması için silahın mağdura yöneltilmesi veya gösterilmesi yeterlidir. Silahın yöneltilmesi veya gösterilmesiyle birlikte tehdit içeren sözlerin söylenmesi zorunlu değildir. Ancak, Yargıtay’a göre, silahlı tehdit suçunun oluşabilmesi için silahın bizzat mağdura yönelik olarak görüp hissedilebileceği ve mağdurun üzerindeki etkisini artıracak biçimde teşhiri veya kullanılması gerekir.
TCK’nın 106. maddesinin uyuşmazlıkla ilgili ikinci fıkrasının (a) bendinde, suçun silahla işlenmesi nitelikli hâl olarak yaptırıma bağlanmıştır. Tehdidin silahla işlenmesi mağdur üzerindeki korkunun etkisini artırması, eylemin icrasını kolaylaştırması, tehdidin ciddiliğini göstermesi ve faile cesaret vermesi nedenlerinden dolayı kanun koyucu tarafından nitelikli hâl olarak kabul edilmiştir. Suçun silahla işlendiğinin kabulü için failin silahlı olması yeterli olmayıp, tehdidin gerçekleştirilmesi sırasında silahın kullanılmış olması, silahın korkutucu gücünden bir şekilde faydalanılmış olması gerekmektedir. Bu durum, failin eline silah alıp mağdura doğru doğrultması şeklinde olabileceği gibi, failin belindeki silahı göstermesi şeklinde de olabilir (CGK-K.2021/491).
Tehdit suçunun nitelikli hali olan silahla tehdit suçunun vücut bulması için silahın, bizzat mağdur tarafından görülebileceği, hissedilebileceği, tehdidin mağdurun üzerindeki etkisini artıracak biçimde teşhiri veya kullanılması gerekir. Mağdurun yokluğunda gerçekleştirilen tehdit eyleminin, silahla tehdit suçunu oluşturabilmesi için silahın, mağdurun evi, arabası gibi daimi kullanımında olan eşyalarında hasar, iz, emare gibi belirtiler oluşturacak ve bu suretle tehdidin mağdurun üzerinde meydana getirdiği korkunun etkisini artıracak tarzda kullanılması icap eder. Bu itibarla, mağdurun yokluğunda gerçekleşen tehdit eyleminde, salt silah teşhir edilmiş olması, suçun nitelikli halinin oluşumu için yeterli sayılamayacaktır.
Yargılamaya konu somut olayda sanığın, ailesi ile husumetli olduğu amcası ve çocukları arasında tartışma çıktığını haber alması üzerine motosikleti ile amcasının ikametininin önüne gelerek, olay yerine intikal eden jandarma kuvvetlerinin yanında elinde bulunan bıçakla “sizi öldüreceğim” diyerek ikamet dışında bulunan katılanları gıyapta tehdit ettiğinin anlaşılması karşısında, sanığın eylemin TCK’nın 106/1. maddesinin 1. cümlesinde düzenlenen tehdit suçunu oluşturacağı gözetilmeksizin, yazılı şekilde sanığın silahla tehdit suçundan mahkumiyetine karar verilmesi, bozma nedenidir (Y4CD-2020/9553).
Yargılamaya konu somut olayda, sanığın, mağdurun bulunmadığı ortamda elindeki döner bıçağını sağa dola sallamak suretiyle mağduru kastederek “çıksın ortaya sinkaf edeceğim o p.çi ben” ve benzeri sözleri sarfettiğinin anlaşılması karşısında, sanığın eyleminin gıyapta silahla tehdit suçunu oluşturmayacağı gözetilmeksizin sanık hakkında TCK’nın 106/2-a maddesi uyarınca hüküm kurulması, bozma nedenidir (Y4CD-2020/447).
Mağdur suçta kullanılan silahın kuru sıkı bir tabanca olduğunu bilmiyor ise, kuru sıkı tabanaca ile yapılan tehdit de silahlı tehdit suçu kapsamında değerlendirilir. Ancak, mağdur silahın kuru sıkı olduğunu biliyorsa, silahla tehdit suçunun unsurları oluşmaz:
Mağdurun sanığın elindeki tabancanın kurusıkı olduğu bildiğini beyan etmesi karşısında, söz konusu tabancanın tehdit suçu açısından silah niteliğinde olduğu kabul edilemeyeceği gözetilmeden hüküm kurulması bozma nedenidir (Y4CD-K.2012/3464).
2. Kendini Tanınmayacak Hale Koyarak Tehdit Suçu (TCK 106/2-b)
Tehdit suçunu işleyen kişi, kendisini mağdur tarafından tanınmayacak hale koyarsa suçun ağırlaştırılmış hali işlenmiş olur. Suçu işleyen kişinin korkutucu olması şart değildir, önemli olan mağdur tarafından tanınmayacak şekilde hareket etmesidir. Örneğin, suçu işleyen kişinin maske takması veya takma sakal takması gibi.
“Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle” işlenmesiyle ilgili nitelikli şeklinin ancak; sanıkla yüzyüze iletişim kurulan hallerde ve sakal, bıyık veya maske takma, kıyafetinde değişiklik yapma gibi dış görünümünü ve dolayısıyla kimliğini değiştirecek şekildeki davranışların varlığı halinde uygulanabilir (Y4CD-K.2019/16587).
Failin kendisini tanınmayacak bir hâle koyması, tehdit suçunun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâllerinden birisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Failin kılık değiştirmesi, makyaj yapması, maske takması, takma bıyık kullanması gibi durumlar bu nitelikli hal kapsamına girmektedir (Adem Sözüer, Tehdit Suçu, İHFM, C. LIV, 1994, s. 141). Ancak failin telefonla veya mail yoluyla yaptığı tehditlerde bu nitelikli halin uygulanmaması gerekmektedir. Maddenin gerekçesinden yola çıkılarak bu hükmün konuluş amacının, tanınmayan kimselerden gelen eylemlere karşı tehdide maruz kalan kişilerin kendilerini savunmasız hissetmeleri olduğu da dikkate alındığında söz konusu nitelikli hâl yalnızca yüz yüze tehditlerde söz konusu olabilmektedir (Alaaddin Egemenoğlu, Yargıtay Kararları Işığında 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nda Tehdit Suçu, Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi 4/1, Bahar 2017, s. 79-80) Özel Dairenin istikrarlı uygulamaları, failin kendisini tanınmayacak hâle sokmasına rağmen mağdurun tehditte bulunan kişiyi tanıması veya ondan şüphelenerek yetkili mercilere başvuruda bulunması durumunda bu nitelikli hâlin uygulanamayacağı doğrultusundadır (CGK -K.2021/363).
3. İmzasız Mektup (Mektup, e-mail, faks vs) Yoluyla Tehdit Suçu (TCK 106/2-b)
İmzasız mektup ile kastedilen suçu işleyen kişinin kimliğinin mektuptan anlaşılamamasıdır. Kanundaki mektup deyimi; faks, e-mail ve telgraf yoluyla yapılan tehditleri de kapsamaktadır. İmzasız mektup, tehditin nerden geldiğini bilmediği için mağduru daha çok korkutmakta, tehditin kaynağını bilmediği için de mağdur savunmasız kalmaktadır. Bu nedenle yasada tehdit suçunun imzasız mektup yoluyla işlenmesi cezayı arttıran bir neden olarak kabul edilmiştir. Ancak yazılan mektubun altında imza veya isim olmasa bile, mektubun kim tarafından yazıldığı mağdur tarafından hemen fark edilebiliyorsa ceza arttırımı yoluna gidilemez.
İmzasız mektubu nitelikli hâle getiren sebep, faildeki ahlaki kötülüğü göstermesi, kime karşı nasıl bir tedbir alınacağını kestiremediğinden mağdurun savunma imkânını azaltmasıdır (Faruk Erem, Hürriyet ve Suç, … 1952, s. 93). Doktrinde bu nitelikli hâl bakımından mektup kavramının geniş anlamda düşünülmesi gerektiği kabul edilmektedir. Buna göre, mağdura hitap eden ve klasik anlamda mektup şeklinde olmamakla birlikte kötülük bildiriminin iletiminde kullanılabilen her türlü vasıtayı bu kapsamda düşünmek gerekmektedir. Diğer deyişle, bir belgenin imzasız mektup sayılabilmesi için el yazısı ile veya mektup şeklinde yazılmış olması önemli değildir. Bir kişiye karşı söylenen ve muhatabın kendisine hitap edeni tanımasına imkân vermeyen her türlü yazıyı bildirimi imzasız mektup kapsamında düşünmek gerekmektedir (Mahmut Koca/İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Adalet Yayınevi, 7. Baskı, … 2020, s. 409). Bu anlamda kıyasa yol açmayacak derecede genişletici yorum metodu kullanılarak faks, telgraf ve e-mail yoluyla yapılan tehditlerin de bu nitelikli hâl kapsamına dâhil edilmesi mümkündür (M. Emin Artuk/Ahmet Gökcen/A. Caner Yenidünya, Adalet Yayınevi, 15. Baskı, … 2015, s. 353; Egemenoğlu, s. 80). İmzasız mektup, sahibi bilinmeyen ve belirlenemeyen yazılı bildirimleri ifade eder. Dolayısıyla imzasız da olsa mektubun içeriğinden kimin tarafından yazıldığı belirlenebiliyorsa, örneğin imzalı olmamakla birlikte kullanılan uslüp ve bazı terimlerden mektubun kime ait olduğu çıkarılabiliyorsa veya tehdidi içeren imzasız mektup ayrıca fail ile mağdur arasındaki ilişkilere işaret ettiğinden bir belirleme yapmak mümkün olabiliyorsa bu nitelikli hâl uygulanamaz. Mektubun kimin tarafından gönderildiğini, mağdur tarafından bilinip bilinmeyeceğini her somut olayın özelliklerine göre hâkim belirleyecektir (CGK -K.2021/363).
Mağdur, failin adını vererek karakola veya savcılığa şikayetçi olduğunda, failin ismini bildiği kabul edildiğinden imzası mektupla tehdit suçunun unsurları oluşmaz.
Tehdit suçunun imzasız mektup ile işlenilmesi halinde, bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, kimin tarafından yazıldığının muhatabınca anlaşılamamış olması gerekmektedir. Somut olayda, mektubu kimin yazdığının katılan tarafından anlaşılması ve katılanın sanığın adını vererek şikayetçi olması karşısında, imzasız mektupla tehdit öğesinin oluşmadığı gözetilmeden, yanlış nitelendirmeyle anılan Kanunun 106/2-b maddesi uyarınca mahkumiyet hükmü kurulması, bozma nedenidir (Y4CD-K.2020/9496).
4. Özel İşaretlerle Tehdit Suçu (TCK 106/2-b)
Tehdit suçunun özel işaretlerle işlenmesi korkunun etkisini arttıracağından nitelikli hal olarak kabul edilmiştir. Tehdit suçunun özel işaretlerle işlenip işlenmediğini somut olayların özelliğine göre değerlendirmek gerekir. Tehdit suçunun özel işaretlerle işlendiğinin kabul edilebilmesi için tehdit eyleminin kimin tarafından gerçekleştirildiğinin muhatabınca anlaşılmamış olması gerekir. Örneğin, belli bir bölgedeki kişilerin evlerinin kapısına çarpı işareti yapılması veya kuru kafa çizilmesi, tehdit suçunun özel işaretlerle işlenmiş halinin oluşmasına neden olur.
TCK’nın 106. maddesinin 2. fıkrasının (b) bendinde düzenlenen “Kişinin kendisini tanınmayacak bir hâle koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle” işlenen nitelikli tehdit suçundaki seçimlik hareketlerin suç oluşturabilmesi için eylemin kimin tarafından gerçekleştirildiğinin muhatabınca anlaşılmamış olması gerekmektedir. Failin biliniyor olması halinde korkunun etkisinin artmayacağı kabul edilmelidir. Somut olayda, sanığın cep telefonundan mağduru arayarak “kapının önüne emanet bıraktım, onu gidip al, sonunu merak etmiyorum” dediği, sonrasında mağdurun kapının önüne gidip baktığında tüfek mermisi olduğunu gördüğünün iddia ve kabul edilmesi karşısında, tüfek mermisinin sanık tarafından gönderildiğinin bilinmesi nedeniyle eylemin TCK’nın 106/2-b maddesinde gösterilen tehdit suçunu oluşturmayacağı, TCK’nın 106/2-a maddesi kapsamındaki tehdit suçunu oluşturacağı gözetilmeden, suçun vasıflandırılmasında hataya düşülerek, yazılı şekilde hüküm kurulması, bozma nedenidir (Y4CD-K.2021/1768).
5. Birden Fazla Kişiyle Birlikte Tehdit Suçu (TCK 106/2-c)
Suçun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi halinde mağdur üzerinde korkuyu arttıran bir faktördür. Bu nedenle kanun, birden fazla kişiyle birlikte işlenen tehdit suçuna daha ağır ceza verilmesine gerek görmüştür. Tehdit fiilini işleyen kişi sayısının en az 2 veya daha fazla kişi olması gerekir.
Maddede geçen birden fazla kişi teriminden anlaşılması gereken iki ve daha fazla kişidir. Bu nitelikli halin uygulanması için birden fazla kişinin suçun icra hareketlerini müşterek fail olarak sorumluluğu gerektirecek şekilde birlikte gerçekleştirmiş olması gerekir. Birlikte ifadesiyle her ikisinin de bu olaya asli fail olarak katılması ve birlikteliğin korkutucu gücünü mağdura yansıtmış olmaları gerekir. Yüze karşı tehditte birlikteliğin gerçekleşmesi için her iki failin de bizzat olay yerinde olması gerekir. (YCGK-K.2017/35).
TCK 106/2-c maddesinde yazılı suçun birden fazla kişiyle işlenmesi halinde, sanıkların daha önceden fikir ve irade birliği içinde ve birlikte tehdit kastıyla hareket etmeleri gerekmektedir. Bu durumda bir yandan mağdura yönelik tehditin yoğunluğu artarken diğer yandan mağdurun kendini savunma olanağının ortadan kalkması nedeniyle kanun koyucu tarafından nitelikli hal olarak kabul edilmiştir. Madde de geçen birden fazla kişi teriminden anlaşılması gereken iki veya daha fazla kişidir. Bu nitelikli halin uygulanması için birden fazla kişinin suçun icrai hareketlerini müşterek fail olarak sorumluluğu gerektirecek şekilde işlemiş olması gerekmektedir. Suçu birlikte işleme ifadesi her iki failin suça asli olarak katılmasını birlikte olmanın yarattığı korkutuculuk gücünü mağdura yansıtmış olmaları gerekir. Yüze karşı tehditte birlikteliğin gerçekleşmesi için her iki failin bizzat suç yerinde olması ve birlikte hareket etmeleri gerekmektedir (Y4CD-K.2017/990).
6. Örgüt İsmi Kullanarak Tehdit Suçu (TCK 106/2-d)
Tehdit suçu işleyen kişinin bir örgütün ismini kullanarak mağduru tehdit etmesi halinde ceza arttırımı yoluna gidilir. İsmi kullanılan örgüt, var olan bir örgüt olabileceği gibi, gerçekte var olmayan hayali bir örgüt de olabilir. Örgütün niteliği önemli değildir. Örgüt, dini, siyasi, terör veya bir mafya örgütü olabilir. Örgüt ismi kullanılarak mağdurun korkutulması suçun oluşması için yeterlidir.
TCK’nın 106/2-d bendinde tanımlanan ağırlaştırıcı nedeninin uygulanabilmesi için, tehdidin “var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak” işlenmelidir. Bendin uygulanabilmesi için failin, var olan veya var sayılan suç örgütüne üye olması, yöneticisi olması gerekmediği gibi suç örgütünün, eylemden önce hukuken TCK’nın 220. maddesi ya da 3713 sayılı Kanun kapsamında örgüt olarak kabul edilmiş olması da şart değildir. Bendin ağırlaştırıcı neden olarak kabulü, tehdidin kaynağının suçla irtibatlı organize bir güce dayanması nedeniyle gerçekleştirilme olasılığının yüksekliği, tehlikenin nerede, ne zaman ve ne şekilde geleceğinin kestirilememesi, buna bağlı olarak da korunma ya da savunma yapmanın zor oluşudur. Korkutucu güç olarak “var olan veya var sayılan suç örgütlerinin” kullanılması, fiilin tehlikeliliğini, failin ise ciddiliğini, kararlılığını ortaya koyarken, mağdurda, muhatap olacağı bireysel tehdide göre daha yoğun korku, kaygı ve endişe yaratmaktadır. Mağdurun, bireysel tehdide göre daha yoğun korku, kaygı ve endişeye maruz kaldığının kabul edilebilmesi için, failin, suç örgütüyle dolaylı bile olsa bağlantısı olduğu veya olabileceği ya da en azından suç örgütü ile zayıf da olsa irtibatının bulunduğu ihtimaline inanmasını gerektirecek makul nedenlerinin bulunması gerekir (Y4CD-K.2021/25013).