diğer mensuplarının, görevleri nedeniyle zilyetliği kendilerine devredilmiş olan veya koruma ve gözetimiyle yükümlü oldukları para veya para yerine geçen evrak veya senetleri veya diğer malları kendilerinin ya da başkalarının zimmetine geçirmesiyle meydana gelir.
Bankacılık zimmeti suçu, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 160. maddesinde şu şekilde düzenlenmiştir:
5411 Sayılı Bankacılık Kanunu 160. Maddesi Metni (Bankacılık Zimmeti Suçu):
Görevi nedeniyle zilyetliği kendisine devredilmiş olan veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu para veya para yerine geçen evrak veya senetleri veya diğer malları kendisinin ya da başkasının zimmetine geçiren banka yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile diğer mensupları, altı yıldan oniki yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılacakları gibi bankanın uğradığı zararı tazmine mahkûm edilirler.
Suçun, zimmetin açığa çıkmamasını sağlamaya yönelik hileli davranışlarla işlenmesi hâlinde faile on iki yıldan az olmamak üzere hapis ve yirmibin güne kadar adli para cezası verilir; ancak, adli para cezasının miktarı bankanın uğradığı zararın üç katından az olamaz. Ayrıca meydana gelen zararın ödenmemesi hâlinde mahkemece re’sen ödettirilmesine hükmolunur.
5411 sayılı Bankacılık Kanunundaki bankacılık zimmeti suçu özel hüküm niteliğindedir. TCK m.247’de düzenlenen genel zimmet suçu, bankacılık zimmeti suçuna göre genel hüküm niteliğindedir. Bu nedenle, bankacılık zimmeti suçu açısından TCK m.247’nin genel hükümleri değil, 5411 sayılı kanununun 160. maddesinin özel hükümleri uygulanır.
Bankacılık Zimmeti Suçunun Unsurları
5411 sayılı kanunda düzenlenen bankacılık zimmeti suçu özgü suç niteliğindedir. Özgü suçlarda yalnız belli sıfatlara sahip kişiler fail olabilirler. Bankacılık zimmeti suçunun faili, banka yönetim kurulu başkanı ve üyeleri ile bankanın diğer mensupları olabilir. Örneğin, bankadaki gişe görevlisi veya güvenlik görevlisi bankacılık zimmeti suçunun faili olabilir. Bankacı veya banka çalışanı olmayan kişiler, bankacılık zimmeti suçuna azmettiren (TCK m.38) veya yardım eden (TCK m.39) sıfatıyla iştirak edebilirler. Örneğin, bir banka müşterisinin banka müdürü tarafından zimmete geçirilen parayı fiziken bankanın dışına çıkarmak üzere yardım etmesi halinde, banka müşterisi bankacılık zimmeti suçuna yardım etme nedeniyle cezalandırılır.
Suçun doğrudan zarar göreni/mağduru, bir anonim şirket olan banka tüzel kişiliğidir.
Suçun maddi konusu, failin görevi nedeniyle zilyetliği kendisine devredilmiş olan veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu para veya para yerine geçen evrak, senetler ve diğer mallardır. Bankacılık zimmeti suçunun oluşması için zimmetin konusu para veya para yerine geçen evrak, senetler ve diğer malların bankaya ait olması şart değildir. Üçüncü kişilere ait para, evrak, senet ve diğer mallar da bankacılık zimmeti suçunun konusu olabilir. Suçun maddi konusunun zilyetliğinin faile görevi nedeniyle devredilmiş olması veya failin koruma ve gözetimiyle yükümlü olması bankacılık zimmeti suçunun oluşması için yeterlidir. Bankacılık zimmeti suçunda zilyetlik kavramı, suçun maddi konusu üzerinde hukuki veya fiili tasarrufu kapsamaktadır. Zilyetlik veya koruma ve gözetim yükümlülüğü bir kişide bulunabileceği gibi birden fazla kişide de bulunabilir.
5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 160. maddesine göre; mal, para veya evrak ya da senedin failin görevi gereği zilyetliğine devredilmiş olması veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olması gerekir. Failin zilyetliğinde olan ya da koruma veya gözetiminde bırakılan bir malı, kendisi ya da başkasının zimmetine geçirmesi veya malikmiş gibi tasarrufta bulunmasıyla suç işlenmektedir. Zilyetlik kavramından anlaşılması gereken hukuki anlamda zilyetlik olup failin suç konusu mal, para veya evrak ya da senet üzerinde tasarrufta bulunmaya yetkili olması yeterlidir. Diğer bir anlatımla suç konusu mal, para veya evrak ya da senet üzerinde fiilen zilyet olunması aranmamaktadır.
Bankacılık zimmeti suçu sadece kastla işlenebilen ani hareketli bir suçtur. Zimmete geçirme fiilinin gerçekleştiği anda ve yerde tamamlanır. Kastın varlığından söz edebilmek için failin görevi nedeniyle zilyet olduğu malı, kendisinin veya başkasının zimmetine geçirme bilinç ve iradesinin bulunması gerekli ve yeterlidir (CGK-K.2022/441).
Özelllikle belirtelim ki, bankacılık mevzuatına uygun olarak yapılan işlemler nedeniyle bankacılık zimmeti suçu vücut bulmaz. Örneğin, usulüne uygun bir şekilde kredi kullandırılmış olmasına rağmen, kredi verilen şirketin krediyi bankaya geri ödeyememesi halinde bankacılık zimmeti suçu oluşmaz. Bankacılık mevzuatı ile bankacılık usul ve prensiplerine uygun kredi kullandırma, bu kredileri temdit etme veya ek kredi kullandırma, taksitlendirme, teminata bağlama yahut sair yöntemlerle yeniden yapılandırma işlemleri zimmet suçunu oluşturmaz (5411 sayılı Bankacılık Kanunu m.160/4).
Ceza mahkemesi zimmet suçuna ilişkin yargılama sırasında, suçun ve cezanın tespiti için zorunlu olarak “ZARARI” belirlemek zorundadır. Bu nedenle ceza mahkemesinin usul ekonomisi gereğince yargılama sırasında sanığın cezalandırılması ve hukuk mahkemesi yerine geçerek, banka zararının tespit edilmiş olması nedeniyle oluşan zararı tazminine de karar vermesi öngörülmüştür. Bankacılık, uzmanlık gerektiren bir mesleki faaliyet olduğundan, zararın miktarını yargılama sırasında mahkeme, uzman bilirkişiler marifeti ile tespit edecektir. Mahkeme zararın tazminine de hükmedeceğinden kararında banka zararının miktarını da açıkça belirlemelidir. Banka zararın tespitinde failin zimmet eylemini gerçekleştirdiği tarihindeki fiile konu miktar göz önüne alınacaktır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun (2011/7-429 E. 2012/181 K.) ve bankacılık zimmeti suçlarına ilişkin temyiz davalarına bakmakla görevli Yargıtay 7. Ceza Dairesince, (20.11.2019 tarihli ve 10430-37503, 10.01.2019 tarihli ve 4913-362 ile 09.04.2014 tarihli ve 4606-6749 sayılı kararları başta olmak üzere) bir çok kararında belirtilen ve istikrar kazanmış olan uygulamaya göre zimmet nedeniyle oluşan zarar miktarı hesaplanırken sanığın faiz ve diğer masraflar hariç katılan bankaya verdiği net zararın yani mal edinmek amacıyla sağladığı yarar miktarının esas alınması ve bu miktardan sanığın bankaya ödediği ve bankanın herhangi bir şekilde tahsil ettiği tutarın düşülmesi gerektiği kabul edilmelidir (CGK-K.2022/53).
5411 sayılı kanunda düzenlenen bankacılık zimmeti suçunda normal zimmet veya kullanma zimmeti şeklinde bir ayrım yapılmamıştır. İster kullanma ister normal her zimmet fiili 5411 sayılı kanunun 160. maddesinde yer alan bankacılık zimmeti suçunu oluşturur. Ancak kullanma zimmeti halinde uğranılan zarar şu şekilde hesaplanır:
Kullanma zimmetinin varlığı halinde, suçun maddi konusunun, para veya para yerine geçen senet gibi mallardan olması halinde uğranılan zarar, failin malvarlığında kaldığı süre gözetilerek hesaplanacak neması esas alınarak; kullanma zimmeti ile basit zimmet suçunun birlikte gerçekleştirilmesi halinde ise uğranılan zarar, kullanma zimmetine konu olan paranın hesaplanacak “nemasına” basit zimmete esas olan miktar eklenmek suretiyle belirlenmelidir. Aksinin kabulü ile, geçici bir süre zimmete geçirilerek iade edilen malın da (para da dahil) uğranılan zarara dahil edilmesi durumunda, mükerrir ödemeye ve kurum veya bankanın sebepsiz zenginleşmesine neden olunacağında kuşku bulunmamaktadır (CGK-K.2012/181).
Özellikle belirtelim ki, 5411 sayılı Bankacılık Kanunun 160. maddesindeki bankacılık zimmeti suçu ile resmi veya özel belgede sahtecilik suçunun birlikte işlenmesi halinde, sahtecilik suçlarına ilişki fiiller bankacılık zimmeti suçunun unsuru olarak kabul edildiğinden, fail ayrıca sahtecilik suçlarından cezalandırılmayacaktır.