Pazar, 14 Nisan 2024 15:02

Banka veya Kredi Kurumlarının Araç Olarak Kullanılması Suretiyle Dolandırıcılık Suçu Nedir? (TCK m.158/1-f)

Banka veya Kredi Kurumlarının Araç Olarak Kullanılması Suretiyle Dolandırıcılık Suçu Nedir? (TCK m.158/1-f)

Banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu;

özel veya kamu bankalarının veya bu bankaların maddi varlıklarının (çek, kredi kartı, banka cüzdanı, dekont, teminat mektubu vs.) araç olarak kullanılarak dolandırıcılık suçunun işlenmesidir. Banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK m.158/1-f bendinde bir nitelikli dolandırıcılık suçu şekli olarak düzenlenmiştir. Bu nitelikli dolandırıcılık suçunun cezası, 5237 sayılı TCK’nın 158/1-f-son bentlerinde 4 yıldan 10 yıla kadar hapis ve suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olmayacak şekilde adli para cezası olarak düzenlenmiştir.

Banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun cezası, 5237 sayılı TCK’nın 158/1-f bendinde şu şekilde düzenlenmiştir:

TCK m.158
1) Dolandırıcılık suçunun;
f) Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle,,
İşlenmesi halinde, üç yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezasına hükmolunur. Ancak, (e), (f), (j), (k) ve (l) bentlerinde sayılan hâllerde hapis cezasının alt sınırı dört yıldan, adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz.

(3) Bu madde ile 157 nci maddede yer alan suçların, üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında; suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde verilecek ceza bir kat artırılır.

Banka veya Kredi Kurumlarının Araç Olarak Kullanılması Suretiyle Dolandırıcılık Suçunun Unsurları

5237 sayılı TCK bakımından kanun koyucu banka veya kredi kurumlarına duyulan güven nedeniyle, bunlar aracı kılınarak gerçekleştirilen eylemlerde, hilenin daha kolay gerçekleşmesi bankaya duyulan güvenden mağdur ya da mağdurların araştırma eğiliminin azalması ya da tümü ile ortadan kalkması nedeniyle, eylemlerin aldatıcı niteliklerini göz önüne alarak nitelikli dolandırıcılık olarak düzenlemiş ve daha ağır bir yaptırıma tâbi tutmuştur.

Banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken banka veya diğer kredi kurumunun mutad faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerinden yararlanılması ya da banka ve kredi kurumlarının mutad faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılması gerekmektedir.

Banka ve diğer kredi kurumlarının olağan faaliyet konuları 5411 sayılı Bankacılık Kanunun 4. maddesinde sayılmış olup bunlara; mevduat kabul etmek, kredi vermek, çek ve diğer kambiyo senetlerinin iştirası (alım satımı), kredi kartları, banka kartları ve seyahat çekleri gibi ödeme vasıtalarının ihracı ve bunlarla ilgili faaliyetlerin yürütülmesi işlemlerini örnek göstermek mümkündür.

Banka ve diğer kredi kurumlarının maddi varlıkları ise; adı geçen kurumlara ait dekont, teminat mektubu, basılı evrak, kimlik belgesi, giriş kartı, banka cüzdanı, çek, kredi kartı gibi ilgili kurumda etkin işlevi bulunan maddi varlıklardır. Kullanılan maddi varlığın belge niteliğinde bulunması şart olmayıp belge niteliğinde olanların da özel belge niteliğinde olması ile resmi belge niteliğinde olması arasında bir fark bulunmamaktadır (YCGK-K.2014/355). Örneğin, mağdura sahte çek vererek mal satın alan ve çekin bedelini ödemeyem kişi, çek bankanın maddi bir varlığı olduğundan, sahte de olsa çekin suçta kullanılması nedeniyle TCK m.158/1-f’de yer alan “banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçu” meydana gelir.

TCK m.158/1-f’de düzenlenen banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle nitelikli olandırıcılık suçunun meydana gelmesi için araç olarak kullanılan bankanın devlet bankası veya özel banka olması arasında hiçbir fark yoktur. Bankanın kurumsal güvenilirliğinden yararlanarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi yeterlidir.

Nitelikli dolandırıcılık suçunun bu şeklinde, dikkat edilmesi gereken husus bankanın doğrudan araç olarak kullanılmasıdır. Yoksa failin hileli davranışları yaptıktan sonra bankayı sadece bir ödeme vasıtası olarak kullanması halinde dolandırıcılık suçu bu maddeye göre cezalandırılamaz. Örneğin, kendisini tanınan bir markanın satış temsilcisi olarak tanıtıp mağdura ucuz mal temin edeceğini söyleyerek aldatan şahsın banka hesabına para yatırılması halinde nitelikli dolandırıcılık suçu değil, TCK 157. maddedeki basit dolandırıcılık suçu oluşur.

Failin aldatma teşkil eden eylemi işledikten sonra bankayı bir ödeme aracı olarak kullanması halinde banka veya kredi kurumunun araç olarak kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçu oluşmaz. Örneğin, facebook, twitter, instagram vb. sosyal medya uygulamaları üzerinden ulaştığı mağdura “bana 1000 tl gönderirsen sana iphone telefon gönderirim” diyerek mağduru aldatan fail, mağduru ikna ettikten sonra, mağdurun parayı banka üzerinden kendisine göndermesini sağladığında banka veya kredi kurumunun araç olarak kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçu oluşmaz. Çünkü, banka bir aldatma aracı olarak kullanılmamış, sadece ödeme aracı olarak kullanılmıştır.

Sanığın, gazeteye satış ilanı vererek, kendisini telefonla arayan katılandan, kapora adı altında banka hesabına havale yaptırmak suretiyle para almaktan ibaret eyleminde, bankanın sadece ödeme aracı olduğu, katılanın aldatılmasında etkisinin bulunmadığı cihetle eylemin, 5237 sayılı TCK’nin 157/1. maddesinde tarif edilen dolandırıcılık suçunun oluştuğu gözetilmeden, yazılı şekilde 5237 sayılı TCK’nin 158/1-f maddesi ile hüküm kurularak fazla ceza tayini, bozma nedenidir (Y15CD-K.2014/361).

Başkasına ait banka veya kredi kartının haksız bir şekilde ele geçirilerek hesaplardan para çekilmesi TCK m.158/1-f’de düzenlenen nitelikli dolandırıcılık suçu değil, TCK 245. maddede düzenlenen Banka veya Kredi Kartının İzinsiz Kullanılması suçu oluşur.

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 08.12.2015 tarih ve 2014/15-290 ve 2015/494 esas ve karar sayılı kararında açıklandığı üzere, banka veya kredi kurumunun suçun işlenmesinden sonra ödeme aracı olarak kullanılması diğer bir anlatımla dolandırıcılık sonucunda elde edilen kazancın banka veya kredi kurumuna yatırılması ya da banka veya kredi kurumu aracılığı ile failin veya göstereceği başka bir şahsın hesabına transfer edilmesi bu nitelikli halin uygulanmasını gerektirmeyecektir. Banka veya kredi kurumunun veya personelinin adının veya şöhretinin kullanılması da banka veya kredi kurumunun dolandırıcılık suçunda araç olarak kullanıldığının kabulü için yeterli olmayıp, maddi bir varlığının da kullanılması gerekmektedir (Y11CD-K.2017/8703).

Banka görevlisinin ihmali, kusuru veya görevi kapsamında uygulaması gereken prosedürü uygulamaması nedeniyle bir kredi açılması veya bankanın herhangi bir nedenle zarar görmesi halinde TCK m.158/1-f’deki nitelikli dolandırıcılık suçunun unsurları meydana gelmez:

Banka veya kredi kurumunun araç olarak kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için kredi alan şahsın banka veya diğer kredi kuruluşu görevlisini hileyle kandırıması gerekir. Krediyi alan kişinin aldatıcı herhangi bir eylemi yoksa, sırf banka görevlisinin kendi görevini gereği gibi yerine getirmemesi sebebiyle bir kredi açılmışsa, nitelikli dolandırıcılık suçu oluşmaz. Sanık, suça konu karşılıksız çekleri kredinin teminatı olarak vermiştir. Sanık, çekleri kredi sözleşmesi imzalandıktan sonra bankaya teminat olarak vermişse nitelikli dolandırıcılık suçunun hile unsuru gerçekleşmediğinden beraatine karar verilmesi gerekir (Y15CD-K.2015/22518).

Özellikle belirtelim ki, kanuni unsurları eksik ya da bütünüyle sahte oluşturulmuş bir çek kullanılarak işlenen dolandırıcılık suçlarında da, bankanın maddi varlığı veya böyle bir maddi varlığın bulunduğu algısı hile olarak kullanılmakta, mağdur “çek”e güvendiği için daha kolay aldatılmaktadır. Kaldı ki çekin unsurlarının eksik bulunması, bankanın maddi varlığı olduğu gerçeğini değiştirmemektedir. Bu nedenle iğfal kabiliyetini haiz olması şartıyla çekin tümden sahte olarak oluşturulması ya da unsurlarının eksik olmasının suçun nitelikli halinin oluşumu bakımından bir önemi bulunmamaktadır (CGK-K.2014/434).

Suça Teşebbüs Hükümleri

Ceza hukukunda suça teşebbüs, işlenmesi amaçlanan bir suçun kanunda yazılı icra hareketlerine başladıktan sonra failin iradesi dışındaki sebeplerle suçun tamamlanamamasıdır (TCK md.35). Banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçunun teşebbüs aşamasında kalması mümkündür. TCK m.158/1-f’de düzenlenen nitelikli dolandırıcılık suçunun teşebbüs aşamasında kalması halinde, faile verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir (TCK m.35/2).

Failin banka veya kredi kurumlarını araç olarak kullanarak hileli hareketleri gerçekleştirmesine rağmen mağdurun zarara uğramaması halinde, fail teşebbüs hükümleri gereği cezalandırılacaktır.

sanık … tarafından temin edilen ve keşidecisi …Konfeksiyon Ltd. Şirketi olan çekin, sanık … tarafından hamiline ve 4.500 TL bedelli olarak doldurularak teminat olması amacıyla mağdura verildiği, mağdurun çeki teyit ettirmek amacıyla ilgili banka şubesine sorduğunda çekin sahte olduğunun belirlendiği, bu suretle sanıkların banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılığa teşebbüs ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işledikleri kabul edilmelidir (Y15CD-K.2015/21447)

Etkin Pişmanlık

Etkin pişmanlık, kişinin işlediği suçtan dolayı özgür iradesiyle sonradan pişman olması, suç teşkil eden fiilin meydana getirdiği olumsuzlukları gidermesi ve ceza adaletine olumlu davranışlarıyla katkı sunması halinde indirim hükümlerinin uygulanmasını sağlayan bir ceza hukuku kurumudur.

Banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçunun tamamlanması halinde fail hakkında etkin pişmanlık hükümleri uygulanabilir. Etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için failin suçtan zarar gören veya mağdurun zararını gidermesi gerekir. Ancak, TCK m.158/1-e’de düzenlenen nitelikli dolandırıcılık suçu teşebbüs aşamasında kalmışsa zarar giderilse bile fail hakkında etkin pişmanlık hükümleri uygulanamaz.

Banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçu (TCK m.158/1-f) tamamlandıktan sonra ve fakat bu nedenle hakkında kovuşturma başlamadan önce, failin, azmettirenin veya yardım edenin bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisine kadarı indirilir (TCK m.168/1). Yani, soruşturma aşamasında zararın giderilmesi halinde cezanın üçte ikisine kadarı indirilir.

Etkin pişmanlığın kovuşturma başladıktan sonra ve fakat hüküm verilmeden önce gösterilmesi halinde, verilecek cezanın yarısına kadarı indirilir (TCK m.168/2).

Görevli Mahkeme

Banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçu suçunun (TCK m.158/1-f) yargılaması ağır ceza mahkemesi tarafından yerine getirilmektedir.

Sanığın, babasına ait Kuveyt Türk Bankası’ndaki hesaptan yetkisi olmadığı halde çek keşide ederek katılana verdiği, çekin karşılıksız çıkması üzerine sanığın babasının çekteki imzanın kendisine ait olmadığını iddia ettiği, bu şekilde sanığın yetkisi olmadığı halde kasıtlı olarak karşılığı bulunmayan çeki düzenleyip katılana vermek suretiyle haksız menfaat temin ettiği iddia olunan somut olayda; eylemin temas ettiği 5237 sayılı TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenen “banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle” nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delilleri takdir ve tartışmanın üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesi’ne ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekir (Y15CD-K.2013/16152

Suçun Şikayet Süresi, Zamanaşımı, Uzlaştırma

Banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçunun (TCK m.158/1-f) takibi şikayete bağlı suçlar arasında değildir. Suç resen soruşturulur. Suçun mağduru, şikayet hakkını en geç dava zamanaşımı süresi içinde kullanılmalıdır. Bu suçtan dolayı dava zamanaşımı süresi 15 yıldır.

Banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçu (TCK m.158/1-f), nitelikli dolandırıcılık suçunun bir türü olduğundan taraflar arasında uzlaştırma prosedürü uygulanmasını gerektiren suçlardan değildir. Uzlaşma kapsamında olan suçlarda, gerek soruşturma gerekse kovuşturma aşamasında öncelikle uzlaştırma prosedürünün uygulanması, uzlaşma sağlanmazsa soruşturmaya veya yargılamaya devam edilmesi gerekir. Bu suç uzlaşma kapsamında olmadığından uzlaştırma prosedürü uygulanmaz.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB), sanığın 5 yıl gözlenmesi ve sanık hakkında verilen hükmün bu süre boyunca hiçbir sonuç doğurmaması, sanığın bu sürede yeni bir suç işlememesi halinde hakkındaki davanın düşmesi olarak tanımlanabilir.

HAGB kararı verilmesinin önemli şartlarından biri mağdurun uğradığı zararın giderilmesi şartıdır. Banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçu (TCK m.158/1-f) nedeniyle oluşan zararın giderilmesi halinde bazı hallerde suçun cezasının HAGB kararı verilebilmesi için gerekli olan miktara düşmesi mümkündür. Suçtan zarar gören veya mağdurun zararının giderilmesi halinde mahkemenin hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı vermesi mümkündür.

Cezasının Ertelenmesi veya Adli Para Cezasına Çevrilmesi

Adli para cezası, işlenen bir suça karşılık hapis cezasıyla birlikte veya tek başına uygulanabilen bir yaptırım türüdür. Banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçu (TCK m.158/1-f) nedeniyle sanık hakkında verilen ceza 1 yılı aşacağı için, hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi mümkün değildir. Ancak, daha az cezayı gerektiren haller (TCK m.144) ve bazı akrabalık hallerinin mevcut olduğu durumlarda (TCK m.167/2) cezanın miktar itibariyle 1 yıl veya daha altı bir miktara inmesi söz konusu olabileceğinden, bu hallerde hükmedilen hapis cezası adli para cezasına çevrilebilir.

Cezanın ertelenmesi, mahkeme tarafından belirlenen cezanın cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesidir. Banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçu (TCK m.158/1-f) nedeniyle, şartları varsa, hükmedilen hapis cezasının ertelenmesi de mümkündür.

 

Okunma 1339 kez