Bu sayfayı yazdır
Cumartesi, 24 Ağustos 2024 16:56

Rüşvet Suçu Nedir? (TCK md.252)

Rüşvet Suçu Nedir? (TCK md.252)

Rüşvet suçu, bir tarafta “rüşvet veren” gerçek kişi ile

diğer tarafta “rüşvet alan” kamu görevlisinin (memur, bilirkişi vs.) bulunduğu her zaman birden fazla failin olduğu kamu idaresinin güvenirliğine karşı işlenen çok failli bir karşılaşma suçudur. Yani, hem rüşvet veren hem de rüşvet alan rüşvet suçu işlemektedir.

TCK md.252’de düzenlenen rüşvet suçu; irtikap suçu (TCK md.250), zimmet suçu (TCK md.247) ve görevi kötüye kullanma suçu (TCK md.257) ile karıştırılmamalıdır.

• Görevi kötüye kullanma suçu, kamu görevlisinin görevlerinin gereklerine aykırı hareket etmesiyle oluşan genel bir suçtur.
• Zimmet suçu, kamu görevlisi olan şahsın görevi nedeniyle zilyetliği kendisine verilmiş olan veya gözetimiyle sorumlu olduğu mallar üzerinde görev çerçevesine aykırı bir şekilde tasarrufta bulunmasıyla oluşan bir suçtur.
• İrtikap suçu ise, rüşvet suçundan farklı olarak kamu görevlisinin nüfuzunu kullanarak belli yoğunlukta baskı veya hileli davranışlar sergilemesi ile meydana gelen bir suç tipidir.

Rüşvet Suçu Şikayet Süresi ve Dava Zamanaşımı

Rüşvet suçu, takibi şikayete bağlı olan suçlar arasında değildir. Bu nedenle, savcılık suçun işlendiğini öğrenir öğrenmez kendiliğinden soruşturma başlatmak zorundadır. Suç, kamu idaresinin güvenirliğine ve işleyişine karşı işlenen suçlardan olduğundan savcılık bu suç tiplerini hassasiyetle soruşturmalıdır.

Rüşvet suçu ile ilgili dava zamanaşımı süresi 15 yıldır. Suçun işlendiğinin bu süre içerisinde savcılığa bildirilmesiyle soruşturma ve kovuşturma yapılabilir.

Rüşvet Suçunda Rüşvet Antlaşması

Rüşvet alan ile rüşvet veren arasında rüşvet konusunda anlaşmaya varılmış olması halinde, rüşvet verilemese bile, taraflar sanki suç tamamlanmış gibi rüşvet suçu nedeniyle cezalandırılır (TCK md. 252/3).

Rüşvet suçu, iki taraflı bir suç olduğundan suçun tamamlanması için her iki tarafın rüşvet alma ve verme konusunda anlaşması gerekir. İki taraflı olan bu suç anlaşmasına ceza hukukunda “rüşvet anlaşması” denilmektedir. Rüşvet anlaşması tarafların özgür iradeleriyle yapılmalıdır. Yani, rüşvet vermeyi vaad eden kişi ile rüşvet karşılığında bir işi yapmayı veya yapmamayı vaad eden kamu görevlisi arasında kendi özgür iradeleriyle bir anlaşma yapılması gerekir.

Rüşvet anlaşması, rüşvet alan ile rüşvet veren arasında aynı amacın gerçekleşmesine hizmet eden bir suç anlaşmasıdır. Taraflar rüşvet anlaşmasını fiilen uygulayamamış olsa bile, her iki tarafın vaadde bulunması suçun oluşması için yeterlidir.

Rüşvet teklifi veya önerisinin hangi taraftan geldiğinin hiçbir önemi yoktur. Rüşvet teklifi ister kamu görevlisinden gelsin isterse diğer kişiden gelsin, önemli olan tarafların aynı amacı gerçekleştirmek için anlaşması; bir tarafın yaptığı teklif veya önerinin diğer tarafça kabul edilmesidir.

Rüşvet anlaşması yapıldıktan sonra, henüz yarar sağlanmadan veya rüşvet konusu iş yapılmadan vazgeçme gerçekleşse bile; failler hakkında gönüllü vazgeçme hükümleri (TCK md. 36) uygulanamaz. Çünkü, rüşvet anlaşması ile rüşvet suçu tamamlanmış olur. Tamamlanan bir suçtan gönüllü vazgeçme mümkün değildir. Ancak, suç tamamlandıktan sonra vazgeçme nedeniyle “etkin pişmanlık” hükümleri uygulanabilir. Etkin pişmanlık nedeniyle faile ceza verilmemesi şartlarına ileride değinilecektir.

Kamu görevlisinin (polis memuru, bilirkişi, belediye memuru vs.) rüşvet talebinde bulunması ve fakat bunun talep edilen kişi tarafından kabul edilmemesi halinde ya da kişinin kamu görevlisine menfaat temini konusunda teklif veya vaatte bulunması ve fakat bunun kamu görevlisi tarafından kabul edilmemesi hâllerinde fail hakkında, rüşvet alma nedeniyle verilecek ceza yarı oranında indirilir (TCK md. 252/4).

 

Okunma 296 kez
Super User